Peygamberimizin Halifeleri olan Hazret-i Ömer'le Hazret-i Ali, bir gün Kabe'yi tavaf ediyorlardı. Genç bir adam gördüler, sırtına bir küfe almıştı. Kabe'nin etrafında dolaşıyor, tavaf ediyordu. Kaba saba bir bedevi ona yaklaşarak:
-Nedir o sırtındaki küfe, sen eşekmisin ki sırtında böyle küfe taşıyorsun dedi.
Adam şöyle cevap verdi:
-Evet, ben, beni senelerce kucağında taşıyan annemin eşeğiyim. Onu sırtımda taşımaktan usanmam, ona hizmet etmekten utanmam. O beni senelerce nasıl taşımışsa, bende onu öyle taşımaktan zevk duyarım.
Meğer adamın annesi yaşlanmış, yürüyemiyormuş. Ama Kabe'yi tavaf etmek istemiş. Oğluda küfeyle dolaştırıyormuş.
Evladın annesine böylesine itiaat edip, hizmet edişini gören Hz.Ömer yanındaki Hz.Ali'ye:
-Ya Ali, dedi, gel,, tavafımızı anasının eşeği olduğunu söyleyen şu gençle yapalım. Belki onun yüzü suyu hürmetine Allah bizimde duamızı kabul eder.
Birlikte gencin yanına yaklaştılar. Şöyle mırıldandığını duydular:
-Evet, ben anamın eşeğiyim. Başka eşeklere gelen usanç bana hiç gelmez. O nasıl beni senelerce besleyip büyüttü, açken doyurdu, pisliğimi temizledi, kirlililerimi yıkadı, yaptığım hata ve kusurlarımı düzeltti ise, bende öylece ona hizmet etmek ister, hakkını ödemeye çalışırım. Bu benim evlatlık borcumdur.
Hz. Ali dedi ki:
-Ya Ömer, Allah duamızı inşaallah bu hayırlı evlat hürmetine kabul eder. Bu genç, anasına yaptığı hizmetten dolayı Allah yanında makbul bir insandır.
0 yorum:
Yorum Gönder